Muhtemelen büyük bir hevesle yapılan sınavlara katıldınız ve radyo amatörleri arasına katıldınız. Belgenizi alır almaz da aynı heyecanla bir an önce gidip bir telsiz edindiniz. Birbirini kovalayan günlerde, önce konuşmaları izlediniz, kim nasıl konuşuyor, nelere dikkat etmeniz gerekiyor tecrübe ettiniz. Sonrasında siz de çağrılara katıldınız ve size de çağrılar gelmeye başladı. Onca zaman telefonlardan/İnternet’ten sesli veya görüntülü konuşmanıza rağmen telsizinizden duyduğunuz her farklı istasyonun sesi, sizi bu hobide bambaşka ve yeni heyecanlara taşıdı.
Zamanla günler geçti, mevsimler değişti baktınız ki siz de artık bir yılı geride bırakmışsınız. Her zamanki gibi işten geliyor, yemek – çay derken yine telsiziniz bir kaç arkadaş ile görüşmeye başlıyorsunuz. Ne güzel değil mi? Elbette. Devam edelim ve aradan bir kaç yıl daha geçsin…
Yine bu görüşmelerde yeni dostluklar edindiniz, çok güzel arkadaşlıklar kurdunuz. Başka başka yerlere gittiğinizde ya da onlar sizin bulunduğunuz yere geldiğinde karşılıklı görüşmeler devam etti. Bir sorun var mı? Hayır, her şey gayet güzel…
Lakin sizce de bir gariplik yok mu?
Onca geçen zamana rağmen, hala telsizle sadece sesli haberleşme yaptığınızı fark ettiniz mi? Oysa aradan geçen zaman içerisinde teknoloji bir çok alanda kendisini yeniledi, Dünya’da da bir o kadar çok çok değişiklikler oldu.
Peki biz ne kadar değiştik? İlk gün yaptığımız çağrının üzerine ne tür tecrübeler edindik, neler öğrendik, kendimizi ne kadar geliştirip yeniliklere açık kapı bıraktık?
Bu sorunun cevabı altında elbette biraz ekonomik, biraz elektronik/donanım bilgisi ve birazcık ilgi olsa da; istendikten sonra yine de küçük gayretlerle bile bir çok iş başarılabilirdi. Yazıdaki amacım elbette hiç bir amatör arkadaşımızın çalışmalarını hor görmek veya küçümsemek değil. Sadece amatör ruhun bir yerinde saklı kalmış o küçük kıvılcımları ateşlemek ve “ben de yapabilirim” cümlesini yürekten söyletmek, medeni cesarete ön ayak olmak.
Genç amatörleri nasıl yetiştiriyoruz?
Görülen o ki; bugün bir çok arkadaşımız merak ettiği konuları neredeyse tamamen kişisel çaba ile elde etmekte. Sınava kadar geçen sürede var olan yerel/lokal kursların bir çoğu veya amatör olduktan sonraki eğitimler ne yazık ki yok, ya da parmakla gösterilecek kadar az. Site site dolaşmaktan, o forum bu forum derken biraz ondan, biraz bundan toplanan yarım bilgilerle bir şeyler yapmak için didinirken zaman su gibi geçmekte.
Zaman zaman gerekli olan bilgiler ya da yapılanlar her ne kadar amatörler tarafından paylaşılsa da; konuların değişik platformlarda olması, bir anda onlarca bilgi, anlaşılamayan terim ve ifadelerle karşı karşıya gelinmesi bazen ürkütücü olabiliyor.
Emin olun ki her yeni amatörün içine düştüğü bu durumdan, zamanında diğer amatörler de nasibini almıştır. Yani yalnız değilsiniz!
Değişik yaşlarda birçok arkadaşımla yaptığımız sohbetlerde, onların aslında gerçekten bir şeyler öğrenmek ve üretmek istediklerini görüyorum.
Sanırım en büyük korkuları ulaşmak istedikleri amaca ulaşıncaya kadar geçecek sürede yalnız kalmak. Takıldıkları yerlerde sorup danışabilecekleri birilerini bulamamak.
Peki işin içine biraz heyecan katmak için ne yapmak gerek?
– Önce kendinize güvenin ve medeni cesaretinizi kullanın.
– Tecrübeli amatörlere soru sormaktan asla çekinmeyin. Merak etmeyin bu camiada kimse sizi bilmediğiniz için küçümsemez.
– Bu iş bir hobi ise elbette belirli aşamalardan geçerek tecrübe kazanacaksınız.
– En önemli adım yine de bir yerden başlamaya karar verme olduğunu unutmayın.
– Hata yapmanızın gayet doğal olduğunu aklınızdan çıkarmayın ve bundan korkmayın.
Önce telsizle konuşmak mı ve onu öğrenmek mi, yoksa amatörlüğü öğrenmek ve üretmek mi önemli?
Bir VHF/UHF el telsizi ile konuşmak bir radyo amatörünün yapabileceği en basit işlemlerden biridir. Eğer bir yarışma (contest) içinde değilseniz, günlük kullanımı tıpkı bir cep telefonu kullanmak kadar kolay, basit ve hiç bir çaba gerektirmeyen çalışmadır. Cihazınızı açarsınız, o an kanal boş ise mandala basar ve kurallara uygun olarak çağrı yaparsınız, hepsi bu.
Aynı şekilde bir cep telefonunda da numaraları tuşlar, rehberden bir kayıt seçer arama tuşuna basarsınız ve karşı taraf ile konuşursunuz. Görüldüğü üzere her ikisinde de amaç haberleşme kanalının oluşturulması ve iletişimin sağlanması. ,
Ancak sonuçta hiç kimse telefonla bir görüşme yaptığını, bir telsiz ile yaptığı konuşma gibi anlatmaz. Hatta öyle ki, son çıkan mobil telefonlar bir telsizden çok daha karmaşık menü ve özelliklere sahip olmasına rağmen.
Neticede telsizin mandalının nerede olduğunu gösterip, nasıl yapacağını gösterirseniz henüz okula gitmeyen bir çocuk bile bunu gayet kolay başarabilir. Kaldı ki bunun bir çok örneğini amatör olmamalarına rağmen eğitim çalışmalarında yer alan çocuklarda veya günümüzde kullanımı artan PMR telsizlerde bir çoğumuz şahit olmuşuzdur.
Öyleyse bizi bir radyo amatörü olarak ayıran farkındalık “mandala basıp konuşmaktan öte” bir şeyler olmalı. O da bilgi ve edinilen tecrübeler ışığında yenilikleri takip etmek, gelişen teknolojiye açık olmak ve en önemlisi üretken olmak.
Yeniliklere açık olmak ve teknolojiyi takip etmek neden önemli?
Radyo amatörü olarak lisansınız olduğu ve kurallara uyduğunuz üzere bir ömür boyu el telsizi ile haberleşmeniz olasıdır. Bir hobi olduğu üzere kimse sizi bir şey yapmanız için zorlamaz. Ama bu haberleşme bir araç olmaktan öte gitmiyor ise bu da tamamen sizin takdirinizdir. Yine de unutulmaması gereken bir husus şudur.
Öyle ya da böyle teknolojiye ayak uydurmazsanız kendi -veya sahip olduğunuz- teknolojinin dar boyutlarında sıkışıp kalırsınız.