Yaz tatili ile birlikte kendinize biraz daha zaman ayırabildiğinizi, yorucu sınav stresinden uzaklaşıp Güneşin tadını çıkardığınızı umuyorum. Gerçi siz Güneş’e bakarken herkes gibi sadece sıcaklık ve parlaklığına bakmıyorsunuzdur. Malum o sizin için sadece bir ışık kaynağı değil, aynı zamanda bir gözlem hedefi. Aslında bunun güzel yanları da var. İlgi duyduğunuz bir şeyi sürekli olarak çıplak gözle de görebiliyor ve sıcaklığını hissedebiliyorsunuz. Burada doğrudan konulara girmeden biraz sohbet edelim istedim.

Resim: USA. NM. Very Large Array
Gelelim konumuza. Radyo astronomi gözlemlerinin optik gözlemden teknik anlamda farklı olduğunu belirtmiştim. Peki nedir bu fark? Dilerseniz konuya buradan girelim ve bilindik görünür ışıkla devam edelim…
Örnek: Optik gözlemde bir gökcismine baktığımızı varsayalım. Gördüğümüz o görüntü bize nasıl ulaşıyor? Tabiî ki kendi bir enerji yaymıyorsa ancak başka bir kaynağın ışığının yansıması sayesinde. Bunlar ise bize çok uzak mesafelerden gelen görünür ışınlar.
Öyle uzak ki, Güneşe baktığımızda anlık gördüğümüzü sandığımız o anlık görüntü bile aslında ortalama (8) dakika öncesine ait. Çünkü ışınlar bize ancak bu sürede gelebiliyor. Arada geçen zamanı ve ışığın saatte 300.000 Km/Saniye hızında geldiğini düşününce, bilindik en büyük hız olan ışık hızının bile ne kadar yavaş kaldığını kolayca fark edebiliyorsunuz.
Peki ya elektronik dalgalar? Farklı bir örnek verelim. Genel kuramda ışık ve elektromanyetik dalgaların hızı eş değer kabul edilmektedir. Büyük hıza ve teknolojiye rağmen, Güneş’te oturan bir arkadaşımızla bir telefonla ya da telsizle konuşmak gerçekten çekilmez hale gelebilirdi.
Şöyle; diyelim ki arkadaşınızı özlediniz ve ona Dünya’dan telefon açıyorsunuz, (8) dakika sonra sizin sesinizi alıyor, cevap verdiği anda aynı mesafe yeniden kat ediliyor. Bu da sizin onun sesini almanız arasında geçen süreyi toplamda (16) dakikaya çıkarıyor.
Bir “alo” için kimse (16) dakikalık telefon faturası ödemezdi herhalde. Bir de arkadaşınız kekeme ise bittiniz. Diyeceğim o ki ışık ve radyo manyetik ışınların bu anlamda birbirinden pek bir farkı yok.
Güneş’i çıplak gözle de görebiliyoruz, ısısını tenimizde hissedebiliyoruz. Peki başka? Oysaki Güneş aynı zamanda radyo sinyalleri de yayıyor. Yeri gelmişken bir kavrama da açıklık getirelim. Radyo frekansı (RF) ya da makalelerde geçen “radyo” kelimesi aslında bir anlamda radyasyon ışıması ve bilindik radyo anlamında kullanılmamaktadır.
Peki, nasıl oluyor da biz bu dalgaları göremiyoruz?
“Elektromanyetik tayf veya elektromanyetik spektrum (EMS), evrenin herhangi bir yerinde fizik kurallarınca mümkün kılınan tüm elektromanyetik radyasyonu ve farklı ışınım türevlerinin dalga boyları veya frekanslarına göre bu tayftaki rölatif yerlerini ifade eden kavramdır.
Herhangi bir cismin elektromanyetik tayfı veya spektrumu, o cisim tarafından çevresine yayılan karakteristik net elektromanyetik radyasyonu tabir eder”
Resimde görünür ışık frekans ve dalga boyunun nerede olduğunu kolayca görebilirsiniz. İnsan gözünün algılayabildiği tek radyasyon tipi olan görünür ışık elektromanyetik tayfta çok ince bir aralık bandında bulunmaktadır. Başlıca elektromanyetik tayf bantları ve yaklaşık sayısal değerleri ise şöyledir.
Sınıf Frekans (f) Dalgaboyu (λ) Açıklama
HX 30 EHz – 3 EHz 10 pm – 100 pm Sert X-ışınları
SX 3 EHz – 30 PHz 100 pm – 10 nm Yumuşak X-ışınları
EUV 30 PHz – 3 PHz 10 nm – 100 nm Uzak morötesi
NUV 3 PHz – 300 THz 100 nm – 1 μm Yakın morötesiVIS* Görünür ışık aralığıNIR 300 THz – 30 THz 1 μm – 10 μm Yakın kızılötesi
MIR 30 THz – 3 THz 10 μm – 100 μm Orta kızılötesi
FIR 3 THz – 300 GHz 100 μm – 1 mm Uzak kızılötesi
EHF 300 GHz – 30 GHz 1 mm – 1 cm Aşırı yüksek frekans (Dev çanaklarla Radyo Astronomi gözlemleri)
SHF 30 GHz – 3 GHz 1 cm – 1 dm Süper yüksek frekans
UHF 3 GHz – 300 MHz 1 dm – 1 m Ultra yüksek frekans
VHF 300 MHz – 30 MHz 1 m – 10 m Çok yüksek frekans
HF 30 MHz – 3 MHz 10 m – 100 m Yüksek frekans
MF 3 MHz – 300 kHz 100 m – 1 km Orta frekans
LF 300 kHz – 30 kHz 1 km – 10 km Alçak frekans
VLF 30 kHz – 3 kHz 10 km – 100 km Çok alçak frekans
VF/ULF 3 kHz – 300 Hz 100 km – 1 Mm Ses frekansı
SLF 300 Hz – 30 Hz 1 Mm – 10 Mm Süper alçak frekans
ELF 30 Hz – 3 Hz 10 Mm – 100 Mm Aşırı alçak frekans
Işığın da aslında bir radyosyon enerjisi olduğunu anlamış bulunmaktayız. Küçük bir bilgi daha verelim. Yukarıdaki tabloya göz atacak olursak, amatör telsiz haberleşmesinde telsiz sistemlerimizde bizim en çok kullandığımız frekans sınıfı; VHF, UHF ve HF’tir. VHF ve UHF’yi görece yakın (rölesiz arazi şartlarına göre 70-100 Km.) mesafelerde, HF’i ise çok daha uzak (İyonosferin durumuna göre 1.500-2.000 Km.) mesafelerde haberleşmek için kullanırız. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)‘nün ilk uydusu olan ITUPSAT1‘de 720 Km. yükseklikteki yörüngesinden çok daha düşük bir güçte sinyal gönderdiği UHFbandında 437.325 MHz. frekansından radyo amatörlerince izlenmektedir.
Aklınızda kalması için 1 MHz. Değenini neye tekamül ettiğini de küçük bir örnekleme ile açıklayalım.
- 1 MHz demek;
- 0.001 Gigahertz ya da
- 1000 Kilohertz ya da
- 1.000.000 Hertz anlamındadır.
(Bunu bilgisayarınızdaki Gigabayt, Megabayt, Kilobayt ve bayt değeri, ya da groston, ton, kilogram ve gram değerlerinin birbirine oranına da benzetebilirsiniz.)
Listenin tamamını ezberlemenize gerek yok. SLF ileSHF arasındaki frekans sınıfının kısaltmalarını ve anlamlarını bilmeniz şimdilik kâfi. VLF konusuna ise bir sonraki yazıda değineceğim.
Yeryüzünde olmamızın bazı dezavantajları da yok değil. Malum atmosferin etkisi ve meteorolojik şartlar optik gözlemleri de etkilemekte. Radyo gözlemde ise meteorolojik şartlar çok etkili olmasa da atmosferin elektromanyetik dalgaların tümünü geçirmemesi her gözlemin yerden yapılmasına olanak sağlamamaktadır. Ancak hemen atmosferimizi bunun için kötülememek gerek.
Aslında bizim için çok önemli bir görev üslenmiş durumda. Eğer o olmasaydı belki çok daha geniş bir alanda radyo gözlemini yerden yapabilirdik ancak; insanoğlu için çok zararlı ve öldürücü etkisi olan Gama, X ve Morötesiışınlara da maruz akılırdık. Bu şuna benzer. Korumasız bir ortamda bir röntgen cihazının altında yaşamak!
Bu konuyu en iyisi uydu gözlemlerine bırakmak ve yapılabilecek en uygun gözlem frekansını kendimize seçmek daha doğru. Şimdi diyeceksiniz ki “görünür ışık ile bir şey yapamıyoruz, üst kısım yoğun radyasyon zararlı, ancak uydulardan gözlenir.

Resim: Dünya Atmosferinin geçirgenliği.
Bir sonraki yazıda görüşmek esenlikler diliyorum.
Kaynaklar:
http://www.wikimedia.org
http://usl.itu.edu.tr/tr/index.php