Orion bulutsusunun merkezinde yer alan öngezegen disklerinin araştırması, son zamanlarda bir gökcismi üzerinde yoğunlaşmıştır. Çoğu gökbilimci, bulutsunun merkezinde, Yamuk küme (Trapezium) adı verilen yıldız kümesinde bulunan oldukça sıcak ve büyük bir kütleye sahip olan θ1-C-Orionis (Teta1 C Orionis) adlı yıldızda dikkatlerini toplamışlardır. Bulutsunun merkezinde yer alan bu yıldız, etrafına kuvvetli bir radyasyon ve yıldız rüzgârı meydana getirerek, çevresinde şok dalgaları oluşturur.
Oluşan bu şok dalgaları yıldızın çevresinde yer alan gazı ve tozu yararak, Dünyadan basit dürbünlerle bile görülmesine neden olur.
Son zamanlarda bu bölge, elektromanyetik tayfın X-ışınlarında gözlem yapan Rosat uydusuyla gözlenmiştir. Bu uyduyla çok yüksek bir çözünürlük elde edilmiş ve ortamın daha iyi anlaşılması için gerekli olan bilgi sağlanmıştır. O’Dell ve grubu, Trapezium çevresindeki 25 foot alanda 250’nin üzerinde X-ışın kaynağı keşfetmişlerdir. Bu yıldızların çoğu Güneş benzeri düşük kütleli yıldızlardır. Ama geriye kalan birkaç yıldız ise Trapezium’da bulunan en sıcak ve en parlak yıldızları teşkil eder.
θ1-C-Orionis, optik dalgaboylarında Trapeziumda bulunan en parlak yıldız olmayıp, yalnız elektromanyetik tayfın X-ışınlarında en parlak yıldızdır. θ1-C-Orionis, O7 tayf tipinde, kütlesi Güneş’in kütlesinin 30 katına, yüzey sıcaklığı ise yaklaşık 40,000 oK sahip bir yıldızdır. Yıldız’ın ROSAT uydusuyla yapılan gözlemleri 11 ay boyunca sürmüş olup bu süre içersinde yıldızın X-ışın salınımında yaklaşık %50’lik bir değişim gözlenmiştir.
ESO’da çalışmakta olan Otmar Stahl ve arkadaşları, θ1-C-Orionis’in tayfı üzerinde yer alan hidrojen ve helyum salınımlarının yaklaşık 15 günlük bir periyodla değiştiğini buldular. Bu çalışmadan önce yıldızın X-ışın üretiminin, tayfı üzerinde yer alan hidrojen ve helyum salınımlarıyla ilişkili olduğu bulmuş fakat periyodu hakkında tam bir bilgiye sahip olunamamıştı.
Bu delillere ilaveten Nolan Walborn ve Joy Nichols uluslararası Mor Ötesi Kaşifi (IUE) uydusuyla, 1978 ile 1983 yılları arasında yıldızın mor ötesinde alınmış tayflarının incelenmesiyle, yıldızın morötesi salınımında da kabaca 15 günlük bir değişim bulunmuştu.
Neden bu kuvvetli yıldızda üretilen enerjide, düzenli ve kısa bir periyod vardı? Sebep, θ1-C-Orionis’in, şiddetli manyetik alanı, yüksek yüzey sıcaklığı ve kuvvetli yıldız rüzgarı olarak görünüyordu. Yıldızın dönme ekseni görüş doğrultumuzda eğiktir ve yıldızın dönme sıcak lekelerin görüş doğrultumuza doğru hareket ettirmesi, yıldızın parlaklığında düzenli değişimlere yol açmaktadır.
Radyo kaynakları
Daha sonra Marcello Felli ve çalışma arkadaşları, Meksika’da bulunan çok geniş tabanlı radyo teleskopu kullanarak, Trapezium’da hem termal hem de termal olmayan kaynaklar keşfettiler. Termal olmayan kaynaklar, yıldızların manyetik alanlarıyla ve sıcak gazlarla etkileşen elektronlar olduğu anlaşıldı. Buna karşı termal olmayan kaynakların temeli ise optik olarak gözlenen yıldızlardı ki bu yıldızlar ise çevrelerinde dairesel yıldız diskleri bulundurmaktaydılar.
Araştırmalar devam etti. Charles Prosser, O’Dell gibi Hubble Uzay Teleskopunu kullanarak Orion bulutsusunu inceledi. Bu araştırmayla Prosser ve arkadaşları, Trapezium içinde 2.3 ışık yılı küplük hacim içersinde 300’den fazla yıldız buldular. Onların bu çalışmaları, Güneş’in kütlesinin %15’ine sahip küçük kütleli yıldızları içermekteydi. Yapılan teorik çalışmalar ise, bu yıldızların %80’inin 1 milyon yıldan daha genç yıldızlar olduğunu gösterdi.
Trapezium’un bu merkezsel bölgesi, kızılötesi 8.8 ila 11.7 mikron dalgaboylarında da incelenmiştir. Cornell Üniversitesinde çalışmakta olan Tom Hayward, Houck Cornell ve John Miles, Palomar dağında bulunan 200 inçlik Hale Teleskopunu kullanarak Trapezium bölgesinin mikron dalgaboylarında görüntülerini elde ettiler. Bu görüntüler, θ1-C-Orionis’den kuvvetli yıldız rüzgârıyla atılmış olan gaz ve tozun kanıtını gösterdi. Toz, parlayan gazın içine θ1-C-Orionis’in yıldız rüzgârıyla itilmiş veya parlayan gaz bulutlarının içinde üretilmiş olabilir.
Bir diğer kızılötesi çalışma ise 2.1 mikron dalgaboyunda yapılmış olup Trapezium içinde yer alan kümenin başka gizemli detaylarını da ortaya çıkartmıştır.
Max Plank Enstitüsünde çalışmakta olan Stauffer ve Mc Coughrean, Calar Alta’daki 3.5m teleskopu kullanarak, Trapezium merkezi yakınlarındaki yıldızları araştırmıştır. Stauffer ve Mc Coughrean, 0.3 ışık yılı genişliğindeki bir bölgede 100’den fazla yıldız keşfetmişlerdir. Bu da 1 ışık yılı küpünde 4,000 yıldızın bulunduğunu göstermektedir.
Bu araştırma, diğer yöntemlerle ve Hubble ile gözlenen gaz düğümlerinin, çok sayıda yıldız sistemlerine karşılık geldiği ortaya çıkarttı. Keşfedilen bu genç yıldızlara düğümler uygulandığında, kümelerde çok sayıda öngezegen disk ve her bir genç yıldızın çevresinde ise bir Güneş sisteminin oluşumunu bulmak söz konusu olabilir.
Stauffer ve Mc Coughreanın yaptıkları çalışmayla, Hubble görüntüleri, radyo ve kızılötesi araştırmalar, Trapezium kümesindeki yıldızların %50’sinden fazlasında ilkel gezegen diski bulunduğunu öngörmektedir.
Kaynak:
http://tr.wikipedia.org