Yeni doğmuş bir bebek ilk nefesini ne zaman alır çoğumuz biliriz. Genellikle doktor doğum sonrası poposuna vurduğu zaman. O canhıraş çığlık duyulduğunda hem doğumhanedekilerin hem de kapı önünde endişe ile bekleyenlerin yüzünü bir gülümseme kaplar. Bir personel babanın yanına koşarak müjdeyi verir ve ikinci bir sevinç dalgası ortalığı kaplar. Uydularda da ilk fırlatma, yörüngeye giriş ve ilk sinyalin duyulması tıpkı bu bebeğin çığlığıdır ve çığlık yeryüzünde onca bekleyen kişinin sevinçle birbirlerine sarılmasına neden olur. Peki bu benzetmede haber veren müjdeci kim?
Biz Radyo Amatörleri!
Ne kadar bilgili olursanız olun, ne kadar paranız olursa olsun hiç bir zaman Dünyanın dört bir yanına yayılmış radyo amatörleri kadar çok izleme istasyonuna sahip olamazsınız. İşte bu sebeple en ileri teknolojiye sahip kurum ve kuruluşlar dahi radyo amatörlerinden destek ve o müjdeli haberi beklerler.
Diğer türlü uydunun Dünya çevresinde dolana dolana kendi üzerlerinden geçip sinyalini beklemek durumundadırlar.
Karşılığında Ne Mi Alırsınız?
Üretici tarafından bir teşekkür mesajı, planlanmış ise bir sertifikadır sadece görünen. Zamanla sertifikalar duvarlarınızı kaplamaya başlar.
Ama o uydu fırlatılırken roketin yükselişinde koltuk kenarlıklarını kopartırcasına tutuşunuzu, hadi hadi diye için için irtifaları sayışınızı, koşarak sistem başına geçip ilk TLE verilerinin yayınlanmasını bekleme anınızı ve kapsama alanını gösteren dairenin bilgisayar ekranında size doğru yaklaştığını gördüğünüz anki heyecanı asla unutamazsınız.
Yer’de bugün çok uzak ülkedeki bir istasyona ulaşamamış olabilirsiniz ama bilin ki başkaları ulaşmıştır. Ama her gün bir yenisi fırlatılan bir amatör uyduyu ilk sizin duyma olasılığınız her daim daha yüksektir.
Mesele pekala tatlı bir yarış içinde yapıldıkça güzel. Bu fırlatmalar gizli saklı değildir. Dileyen herkes ulaşabilir. Hatta tarihi belirli bir çok fırlatmayı önceden de burada paylaşmanız mümkündür. Merak etmeyin bu sizin ilk ve en önce duymanızı doğrudan etkilemez.
Örnek vermek gerekirse Adana’daki bir radyo amatörü uyduyu doğru bir şekilde dinlemeye başladığında hiç bir şey duyamaz iken, pekala Zonguldak’taki bir radyo amatörü onu duyabilir. Çünkü uydunun programlamasında girilen bekleme (uyku zamanı) o anda bitmiş ve sistem yeni uyanmış olabilir.
Türkiye olarak çok şanslıyız çünkü hemen hemen her coğrafyada bir operatörümüz var ve yaklaşık 3 geçiş hattında sinyal bu belgelerdeki bir operatör tarafından mutlaka duyabilir.
Hele ki böyle bir grup iyi bir organize olur, grup üyeleri birbirine kenetlenir ise bir anlamda adeta uçaksavar bataryası gibi izlenirse bir uydu siz duymadan üstümüzden geçemez. Ayrıca fırlatma merkezlerinin Rusya, Hindistan veya Alaska gibi yerlerde olması bizim için daha büyük bir avantaj sağlamakta.
Gelin bu heyecana katılın bizzat yaşayın, arkadaşlarınızı davet edin “ben” yerine “biz” olmanın tadına hep birlikte varalım.
Şundan emin olun “Bilmiyorum, bilemiyorum” kelimesi yerine “ben şunu yapamadım, şu olmadı, şunu nasıl yaparım?” gibi sorular sizi de bu rüyanın içine daha hızlı çekecektir. Merak etmeyin hiç kimse bilmediğiniz için sizi ayıplama cüretini göstermez, böyle bir düşünceyi aklına da getirmez.
Sanırım bu açıklama amatör uydu avcılığının grup amacında tereddüt eden arkadaşlarımız için bir dip not niteliği taşır. Görüşmek üzere.